Eğitimci – Yazar LEVENT SARAY
1990’lı, 2000’li yıllarda Aydın’ımız ‘eğitimde’ ülkemizin parlayan ve parlaklığını sürdüren bir yıldızı idi. İlkokul ve ortaokul sonrası Anadolu liselerine ve lise sonrası üniversitelere giren öğrencilerin giriş oranları ve girdikleri okulların akademik kaliteleri bakımından Aydın’ımız tüm iller arasında genellikle ilk üçe, ilk beşe girerdi. Zamanın öğrenci velileri kültürel, ekonomik ve sosyal düzeyleri ne olursa olsun eğitime, çocuklarının üst düzey yetiştirilmesine aşırı derecede istekli, kurgulu ve genellikle aşırı özverili ve ilgiliydi. Eğitim kurumları, idareci ve öğretmenler, hatta o dönemlerde dershaneler onlar için hem yetiştiren, geliştiren ve hem de akademik olarak başarı kazandıran saygın kurumlar, saygın insanlardı. Öğretmenin önünden geçilmezdi adeta.. Öğretmenin yönlendirmeleri kurala, programa dönüşür, öğrencilerin yaşamı belli bir disiplin ve program çerçevesinde akıp giderdi. Aydın böylesi bir sürecin vilayeti, Aydınlı gururlu ve mutlu, akademik düzeyi düşük öğrenciler ve aileleri ise sürecin rüzgarı ve disipliniyle gayretli ve umutluydu. Eğitim, bilimsel ve akademik boyuttan değerlendirilir, disiplin, okul aile işbirliği ve tatlı bir rekabet çerçevesinde sürdürülürdü. Akademik yönden kitlesel başarıları elde eden okullar ön planda olmakla birlikte geriden gelen okullara rehberlik ve yol göstericiliği yapardı. Öğretmenin, öğrencinin ve ailenin nezdinde başarı ölçüsü, akademik başarıyla birlikte iyi yetişmiş birey idi. Eğitim kurumları (hem devlet okulları hem özel okullar), doğru hedeflere doğru yollardan giderek genellikle beklentileri karşılayan, başarı odaklı ve olabildiğince kurum kültürüne dayalı disipline bir yapıyla, toplumun umudu, gururu ve göz bebeğiydi. Hem devlet okullarında hem de özel okullarda akademik başarı, yetiştirdiği kitleler ve toplumun ilgisi eğitim kurumlarının olması gereken tek reklam aracı (!) idi. Eğitimde doğru hedeflere doğru yollardan gidilirdi.